medyauzmani.com

Batman Okuma Rehberi

“Ben geceyim, ben intikamım. Ben… Batman’im!”

Son yıllarda dilimize çevrilen çizgi-romanların sayısındaki muazzam patlama sağ olsun, DC Comics’in en önemli ve belki de en sevilen karakterlerinden biri olan Batman’in pek çok macerasını okuma fırsatı bulur olduk. Çok uzun zamandan beri arzuladığımız, hayalini kurduğumuz, hatta uğruna imza kampanyaları düzenlediğimiz bir kahramandı Batman. Bilhassa da 90’larda tadına varmış olanlarımız için…

Neyse ki bundan birkaç yıl evvel JBC Yayıncılık imdadımıza yetişti ve Kara Şövalye’nin maceralarını birbirinden kaliteli baskıları ve çevirileriyle bizlerle buluşturmaya başladı. Biz de bu sayede kâh Kara Şövalye’nin ilk yıllarına gittik kâh kariyerinin zirvesinde olduğu zamanlara… Bununla da sınırlı kalmayıp Yeni 52 döneminden başlayarak sürekli maceralarını da okuduk. Ortalık bir anda Batman cennetine döndü desek yeridir hatta.

Hâl böyle olunca Batman’i çok yakından takip etmeyen ama ucundan bir yerlerden başlamak isteyenler için ufak bir kafa karışıklığı oluştu. Okumaya nereden başlayacaklardı? Hangi sırayı takip etmeliydiler? İlk kez Batman okuyacak biri için en ideal macera hangisiydi? Bunlar son zamanlarda en çok duyduğumuz sorulardan sadece bazıları. Biz de bu duruma kayıtsız kalmayalım ve size elimizden geldiğince, dilimiz döndüğünce bir okuma rehberi hazırlayalım dedik.

Aşağıdaki sıralama tamamen şahsi bir öneri olup herhangi bir resmiyeti yoktur. Listeyi hazırlarken basım sırasını değil, Batman’in yaşını baz aldık. Yani kariyerinin ilk yıllarından başlayıp efsanevi bir suç savaşçısına dönüşmesini kronolojik olarak aktarmaya çalıştık. Ve tabii ki sadece Türkçeye çevrilen ve bugüne dek (Mayıs 2018) çıkan eserleri aldık listeye. İşinize yaraması umuduyla…

Batman: İlk Yıl (JBC)

Frank Miller dendiğinde akar sular durur. Çünkü kendisi yazdığı senaryolarla çizgi roman sektöründe efsane payesine ulaşmış bir ustadır. 1987’de kaleme aldığı Batman: İlk Yıl da o eserlerin en üst sıralarında gelir.

Adından da anlaşılacağı gibi, Batman’in suçla savaşındaki ilk yıllarını konu alan bu çizgi roman, Kara Şövalye’nin maceralarını okumak için iyi bir başlangıç noktası oluşturuyor. Çünkü kendisi yazıldığı dönemden beri, yani neredeyse 30 yıldır kahramanımızın gerçek köken hikâyesi olarak kabul edilmektedir.

Batman: İlk Yıl, Bruce Wayne’in uzun bir aradan sonra Gotham’a geri dönmesi, kostümlü bir savaşçı rolüne bürünmesi ve Komiser Gordon’la ilk tanışması gibi önemli anlara sahne oluyor. O zamanlar şehrin en belalı suçlusu İtalyan asıllı bir mafya babası olan Carmine “Romalı” Falcone olduğundan ilk savaşını da ona karşı veriyor.

Eser, Batman’den önce Gotham’ın ne kadar yozlaşmış bir yer olduğunu görme açısından da önemli bir yere sahip. Dahası Christopher Nolan’ın Batman Begins filmi ile Arkham Origins oyununun da çıkış noktasıdır.

Gülen Adam (JBC)

Batman söz konusu olduğunda Joker’den bahsetmemek olmaz. 1940 yılında yayınlanan Batman #1’den beri kahramanımızın en büyük, en azılı ve belki de en çekici düşmanıdır Joker. Bugüne dek çizgi romanların yanı sıra filmlerde, çizgi filmlerde ve oyunlarda pek çok kereler gördük, okuduk kendisini.

“Eğer bir geçmişim olacaksa çoktan seçmeli olmasını tercih ederim,” diyen, Suçun Soytarı Prensi lakaplı Joker’in ne gerçek adı bilinmektedir ne de bu hâle gelmeden önce kim olduğu. Şimdiye dek hakkında birkaç köken hikâyesi yazılmış olsa da “doğrusu şu” demek zordur. Gülen Adam da Batman ile Joker’in ilk karşılaşmalarını konu alan sayısız maceradan biri. Ama kendisi başarılı senaryosu ve akılda kalıcı olay örgüsüyle diğerlerinin arasından sıyrılmayı başarıyor.

Batman: İlk Yıl’a yakın bir zaman diliminde geçen macera hem Batman’in hem Gordon’un gözünden anlatılıyor, bu da olaya ayrı bir tat katıyor. Çizgi romanın adı ise Joker’in esinlenildiği filmden (The Man Who Laughs) gelir.

Bitmeyen Cadılar Bayramı (JBC)

Batman’in kült maceralarından biri olarak kabul edilen Bitmeyen Cadılar Bayramı, pek çok açıdan oldukça önemli bir eser. Öncelikle, Batman’in acemliğini yavaş yavaş geride bıraktığı bir dönemde geçiyor. Carmine “Romalı” Falcone’un mafya saltanatı artık iyice sallantıdadır ve Gotham üzerindeki hâkimiyetini yavaştan kaybetmektedir. Bunda Batman kadar Komiser Gordon ve Bölge Savcısı Harvey Dent’in çabalarının da etkisi vardır.

İkincisi, süper kötülerin yavaştan Gotham’ı doldurmaya başladığı ve şehrin hâkimiyetini mafya ailelerinden devraldığı zamana denk geliyor. Bu sayede biz de Batman’i hem Falcone ve Maroni aileleriyle hem de Joker, Poison Ivy, Korkuluk ve Solomon Grundy gibi kötülerle dövüşürken okuma fırsatı yakalıyoruz.

Üçüncüsü ve belki de en önemlisi, Harvey Dent’in Two Face’e dönüştüğü o ünlü mahkeme sahnesi de yine bu cildin sayfaları arasında yer alıyor. Sizin anlayacağınız, Bitmeyen Cadılar Bayramı’na önemli bir kilometre taşı desek hiç de yanlış olmaz…

Bu ciltten sonra eğer imkânınız ve yeterli İngilizceniz varsa henüz Türkçeye çevrilmeyen Batman: Dark Victory’yi okumanızı tavsiye ederiz. Böylece hem ilk Robin’in ortaya çıkışını hem de Bitmeyen Cadılar Bayramı’ndan sonra neler olduğunu öğrenebilirsiniz.

Batman: Ailede Ölüm (Bando Dizisi)

Yıllar önce Bando Dergisi’nin eklerinde yayınlanan bu serüven, Batman’in başından geçen en trajik olaylardan birini, ikinci Robin olan Jason Todd’un Joker tarafından öldürülmesini anlatır.

Jason’ın ölümü kahramanımızda derin bir iz bırakan vakalardan biridir. Bu yüzden tıpkı annesiyle babasının bir sokak arasında vurularak öldürüldüğü gece gibi, bu travmatik olay da çoğu macerada sık sık karşımıza çıkar.

Ailede Ölüm’ü basılı olarak bulmanız bugün çok zor. Ancak yerli çizgi roman sitelerine üyeyseniz, Batman Bando Dizisi’nin gayet net taramalarını oralarda bulmak hâlâ mümkün. Söz konusu macerayı 1-4 sayıları arasında okuyabilirsiniz.

Öldüren Şaka (JBC)

Belki de gelmiş geçmiş en iyi Batman hikâyesi… Bir başka çizgi roman efsanesi Alan Moore tarafından yazılan Öldüren Şaka, bizlere sadece Joker’in kökenine dair bir başka hikâye sunmakla kalmıyor, bunu hayatınız boyunca unutamayacağınız bir şekilde yapıyor. Öyle ki çoğu çizgi roman okuru Joker’in gerçek köken hikâyesi olarak bu macerayı kabul eder.

Öldüren Şaka Joker’in çılgın düşünce yapısını, herkesin bir gün delirebileceği savını çok başarılı bir şekilde ortaya koyuyor. Ama yaptığı en iyi şey Batman ile Joker arasındaki benzerlikleri ve farklılıkları çarpıcı bir şekilde gözler önüne sermek…

Hikâyenin tadını kaçırmamak için bu macerayla ilgili başka bir şey anlatmayacağım. Sadece şu kadarını söyleyeyim, eğer yalnızca tek bir Batman öyküsü okuyacaksanız seçiminizi kesinlikle Öldüren Şaka’dan yana kullanın.

“Heh!”

Arkham Tımarhanesi (JBC)

Arkham Tımarhanesi… Batman ne zaman bir düşmanını yense onu adını H.P. Lovecraft’ın öykülerinden ödünç alan bu yere kapattırır. İlk başlarda akıl hastalarını iyileştirmek için inşa edilen bu mekân zamanla yüksek güvenlikli bir hapishaneye dönüşmüştür. Sayısız süper kötü karanlık hücrelerinde yaralarını sarıp intikam planları yapar.

1989 yılında, bir başka usta isim olan Grant Morrison’ın kaleminden çıkan Arkham Tımarhanesi, Batman’in ölümcül düşmanlarını tanımak için iyi bir fırsat sunuyor bizlere. Örneğin Çılgın Şapkacı’nın Alice Harikalar Diyarında saplantısı ilk kez burada ortaya çıkmış ve o tarihten sonra karakterin vazgeçilmez bir parçası hâline gelmiştir. Keza Katil Timsah’ın devasa, yırtıcı bir canavar olarak betimlenmesi de öyle…

Bu macera ayrıca Amadeus Arkham’ın tımarhaneyi nasıl kurduğuna ve mekânın arkasındaki karanlık olaylara dair bilgilerin ilk kez ortaya çıktığı yerdir. Bunun yanı sıra Batman’in sadece suç peşinde koşan zengin bir maceracı olmadığını, o maskenin altında çok daha derin bir karakter yattığını da okuyoruz sayfaların arasında.

Sandman’in kapaklarından hatırlayacağınız Dave McKean’ın çarpıcı çizimlerini de unutmamak gerek elbette…

Batman: Hush (JBC)

İlk kez 2012’de yayınlanan Batman: Hush, pelerinli kahramanımızın Gotham’ın efsanevi koruyucusu olduğu zamanlarda geçiyor. Batman artık iyice ünlenmiş, polis tarafından saygı gören biri hâline gelmiştir. Ekibinde üçüncü Robin (Tim Drake), Oracle (Barbara Gordon) ve Nightwing (Batman’den ayrılıp kendi kostümüne bürünen ilk Robin) yer alıyor. Ve tabii ki sadık Alfred…

Maceramız Batman’in düşmanlarının kendilerinden hiç beklenmeyecek hareketlerde bulunması ve ortaklaşa çalışmaya başlamasıyla açılıyor. Ortada tuhaf bir şeyler olduğunu sezen kahramanımız olayları çözmeye çalıştıkça her seferinde başka bir düşmanı tarafından gafil avlanıyor. Hepsi de onu küçük düşürmeye, savunduğu tüm değerleri kaybetmesini sağlamaya çalışırlar.

Jim Lee’nin etkileyici çizimleriyle âdeta görsel bir şölen sunan Batman: Hush, diğerleri kadar etkileyici olmasa da yine de önemli bir macera.

Kara Şövalyenin Düşüşü (Büyük Mavi / 1 Numara Comics)

Batman’in belki de en karanlık, en çaresiz yıllarını anlatan Kara Şövalyenin Düşüşü serisi, ülkemizde büyük boy ve renkli olarak yayınlanan ilk aylık çizgi roman olma özelliğini de taşır.

Bu seride Bane’in ilk kez ortaya çıkışını ve Batman’i çökertmek için Arkham’daki bütün kötüleri serbest bırakıp hepsini silahlandırdığını görürüz. Zaten yorgun ve hasta olan Batman, sokaklarda cirit atan azılı düşmanlarının peşinden dur durak bilmeden, bir dakika bile dinlenemeden koşmak zorunda kalır. Biz de bu esnada onun anbean çöküşünü izleriz. Sonrasındaysa Bane’in Batman’le kapıştığı o meşhur sahne gerçekleşir…

Kara Şövalenin Düşüşü serisini daha sonra kahramanımızın iyileşme sürecini ve geri dönüşünü anlatan serüvenler takip etse de ikisi de o kadar iyi değildir.

Pelerinli Süvariye Ne Oldu? (JBC)

Fantastik edebiyatın rock starı Neil Gaiman, kaleme aldığı bu ilk ve tek Batman macerasında bizleri Kara Şövalye’nin cenaze törenine konuk eder. Batman dostları ve düşmanları tek tek törene katılır ve her biri Batman’in nasıl öldüğüyle ilgili farklı bir hikâye anlatır.

Çizgi romanın çarpıcı yanlarından biri hem Batman’i hem de düşmanlarını 40’lı yıllardan günümüze kadar arz-ı endam eden tüm farklı çizimleriyle görmemiz. Mesela Joker’i hem ilk çizimiyle hem meşhur Batman dizisindeki hâliyle hem de son yıllarda alışılagelmiş görüntüsüyle görüyoruz sayfalarda.

Her ne kadar alternatif bir zaman diliminde geçse de keyifli bir okuma sunuyor Pelerinli Süvariye Ne Oldu? bizlere.

Kara Şövalye Dönüyor (JBC)

Frank Miller’a efsane payesini kazandıran Kara Şövalye Dönüyor günümüzden çok çok sonra, Bruce Wayne’in yaşlanıp süper kahramanlıktan emekliye ayrıldığı yıllarda geçiyor. Batman’in pelerinini rafa kaldırmasıyla birlikte şehirdeki süper kötüler de kısmen ortadan kaybolmuştur. Ancak Gotham hâlâ pisliğe gömülmüş durumda… Öyle ki kendilerine mutantlar diyen bir sokak çetesi tam anlamıyla kaos estirmekte, hatta polisleri bile öldürmektedir.

İşte böyle bir ortamda yaşlı adam Bruce Wayne kendisini bir kez daha Batman’in pelerinini kuşanırken buluyor. Onu tanıyan eski polisler ve yaşlı halk bunu coşkuyla karşılarken yeni nesil polisler ve politikacılar ise kendisini tutuklamaya kalkışıyor. Batman’in dönüşü, eski düşmanlarından birkaçının yeniden ortaya çıkmasına da neden oluyor elbette.

Kara Şövalye Dönüyor hem Batman’in psikolojisi hem de düşmanlarıyla arasındaki ilişki (süper kötülerin şehirdeki varlığının kısmen Batman olması) açısından oldukça önemli bir sayı. Ayrıca, “Batman mi yener yoksa Süpermen mi?” sorusuna da efsanevi bir bakış açısı getirir kendisi. Batman v Superman filmindeki bazı sahnelerin bu eserden ilham aldığını belirtelim. (Hayır Martha, sen değil. Otur yerine…)

Ya Sonra?

Buraya kadar olan sayıları hatmettiyseniz tebrikler, artık gedikli bir Batman okuru sayılırsınız. Kahramanımızın başından geçen belli başlı olayları bildiğiniz için bu noktadan sonra dilediğiniz macerayı gönül rahatlığıyla, kafa karışıklığı yaşamadan okuyabilirsiniz. Yine de küçük bir tavsiye daha isterseniz aşağıdaki kategorilere bir bakabilirsiniz.

    Yeni 52 ve Dedektif Hikâyeleri (JBC)

DC’nin çizgi roman evrenini sıfırlamasıyla oluşturulan Yeni 52, zamanında hemen hemen her kahramanın hayatında yeni bir sayfa açmıştı. Ancak Batman diğerlerinden kısmen ayrılıyordu. Kendisine yeni bir köken hikâyesi yazmak yerine onu biraz gençleştirmiş ve ekibiyle birlikte yeni maceralara salıvermişti DC ekibi. Bu sayıların büyük bir bölümü JBC tarafından dilimize çevrildi. Özellikle Baykuşlar Divanı ve Ailenin Ölümü (enfes bir Joker hikâyesidir) akıllara kazınan cinsten öykülerdi. Eğer siz de Batman’in aylık maceralarına katılmak istiyorsanız birbirleriyle az çok bağlantılı olarak ilerleyen Batman: Yeni 52 ve Batman: Dedektif Hikâyeleri bunun için iyi bir fırsat.

DC Comics bundan 10 yıl önce (2008), Yeni 52’den önceki zaman akışında Batman’i öldürmüş ve yerine ilk Robin olan Dick Grayson’ı geçirmişti. Süper kahramanlık kariyerine Nightwing olarak devam eden Dick, Bruce’un onu yetiştirme amacına sırt çevirememiş ve mecburen de olsa Batman rolüne bürünmüştü.

Dick’in Batman’i Bruce’tan çok daha farklı elbette. Bu da maceralara ayrı bir hava katıyor. Kimisini çok beğeniyorsunuz, kimisinden de o kadar memnun kalmıyorsunuz. Dick’in Batman olarak karşımıza çıktığı Türkçe serüvenler şunlar:

* Batman: Kara Ayna (JBC)
* Batman: Gotham Kapıları (JBC)

Çoğu çizgi roman karakteri gibi Batman’in de normal zaman akışının dışına çıkan, özel maceraları var. Bunlar bazen o güne dek okuduğumuz bazı olay örgüleriyle ters düşseler de yine de keyifli bir okuma deneyimi sunarlar bizlere. Örneğin Gotham’ın Gaz Lambaları bizi 100 yıl önceki Gotham’a götürüyor ve Batman’i buhar teknolojisinin henüz yeni yeni geliştiği dönemlerde resmediyor. Batman: Ölümcül Tasarım tamamen karakalemle çizilmiş sayfalarıyla, 50’lerde geçen bir Batman öyküsü olarak çıkıyor karşımıza. Batman: Noel ve Batman: Avrupa mutlaka bahsedilmesi gereken diğer maceralardan…

Bunlara ek olarak Batman ile Süpermen’in Yeni 52 evreninde ilk kez tanışmasını ve birlikte çalışmalarını konu alan Batman & Superman ile pelerinli kahramanımızı alternatif bir boyutta betimleyen, eski bir asker olan Alfred tarafından yetiştirildiği Batman: Yeni Dünya serisi de farklı bir tat arayanlar için biçilmiş kaftan. Hepsi JBC’den…

 Yeni 52’den aradığını bulamayan DC’nin çizgi roman evrenini bir kez daha sıfırladığı Rebirth serisi, Batman’i bildiğimiz eski kahraman hâline geri getiriyor. Bruce Wayne her zamanki rolünü geri üstleniyor ve ezeli düşmanlarıyla olan savaşına kaldığı yerden devam ediyor… mu acaba? Yoksa evrende bazı farklılıklar, bir takım tuhaflıklar mı var? Neler oluyor? Dr. Manhattan’ın orada işi ne? Peki ya Joker’e neler olmuş öyle?… diyip susuyorum.

Ülkemizdeki neredeyse tüm çizgi roman yayınevlerinin ortaklaşa bastığı Rebirth dizisinin Batman ciltleri yine JBC’den çıkıyor.

Son olarak, daha fazla Batman arayanlar Injustice: Tanrılar Aramızda (Çizgi Düşler) ve Kingdom Come (JBC) ciltlerine bakabilirler deyip Yarasa Sinyali’nin ışığını söndürüyoruz. Rehberimiz az da olsa işinize yararsa ne mutlu bizlere. Şimdiden keyifli okumalar!

Facebook Twitter WhatsApp

Diğer gönderilerimize göz at

Yorum yapın