medyauzmani.com

Eski püskü bir anı – Merv Cocken | çevirmen çemberi

Merv Köken, son keşfi Bir Hatira i Begmordi’nin Latin harflerine çevrilme sürecini Kayıp Rıhtım okurlarına anlatıyor. Salime Servet Seyfi’nin 1900 yılında yayımlanan Bir Perişaninin Hatıraları adlı eseri günlük roman türünün edebiyatımızda ilk örneklerinden biridir.

* * *

Uzun zamandır Türk edebiyatı ile uğraşıyorum. Bu alanda eğitim aldım, dolayısıyla bu alanda çalışıyorum. Bununla birlikte, tespit ettiğim bir şey, edebiyat tarihimizi yeniden incelememiz gerektiğidir. Bu nedenle Karakarga Yayıncılık ile birlikte çalıştığımız Kayıp Kitaplar Kütüphanesi’nde bu amaçla çalışıyoruz. Bugüne kadar görmezden gelinen eserleri ve yazarları bir araya getirmek benim için çok heyecan verici.

Bir eser üzerinde çalışmaya, onun peşine düşmeye, onu Latin alfabesine çevirmeye, günümüz okuyucusuna uygun bir dile yoğurmaya karar vermek… Bu beni çok mutlu eden bir serüven. Bunca zaman önce yazılmış bir eseri bir araya getirmenin verdiği duygu ve heyecanı daha önceki yazılarımda uzun uzadıya anlatmıştım. Bu heyecanı yaşatmak için kayıp kitapları vakit kaybetmeden okurlarla buluşturmayı hedefliyorum. Şu anki zevk kaynağım, Salime Servet Seyfi’nin 1900’de Malumat gazetesi ekinde yayınlanan ve 1911’de yayınlanan Bir Hatıra-i Pejmürde adlı eseri. Edebi eğilimlerine göre tasnif edilmelidir, ancak cinsiyetime göre yazılmış bir eseri okurla buluşturmakla yetindiğimi söyleyebilirim. Bu süreç nasıl gelişti?

Hatıra-i Saadet kitabı keşif süreci

Edebi dünyamız birkaç ay önce #MeToo hareketiyle resmen sarsıldı. Cennetle baş edemeyenlerin iç yüzünün ortaya çıktığı bu tartışmalara hayran kaldığımı söyleyemem. Ne yazık ki bir kadın olarak bu tür tavırları kendimden ve çevremden biliyorum. Sadece bu da değil, iş dünyasında, sanat dünyasında ve hayatın birçok alanında potansiyeli alt üst olan birçok kadın tanıyorum. Tüm bunlara tekrar tekrar ağıt yakıp yas tutmaktansa, kayıp bir yazar bulup ortaya çıkan eseri tüm kadın sanat emekçilerine adamak istedim. Bu sayede biraz rahatlamış olacağım.

Bugün bile hemcinslerim bin türlü zorluklara göğüs gererek ayakta kalmaya çalışırken ben bir asır öncesini hayal dahi edemezdim. Önce dönemin kadın hareketleri hakkında detaylı bilgiler topladı, ardından sanatçıları araştırmaya başladı. Roman ve hikâye gibi Batılı edebi türlerin ilk ürünleri 19. yüzyılda üretilmiştir. 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren kadın sanatçıları takip etmeye başladım.

Kayıp Kitaplar Kütüphanesi’nin altıncı eseri olan Hatıra-i Pejmürde de bu anlayışın bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Ancak, yanlış bilgilendirilmiş, telif hakkı alınmış bir yazar bulmak benim için gerçekten iğne ile kuyu kazmak gibiydi. Çünkü Osmanlı İmparatorluğu’nun kapalı toplum yapısında kadınların edebiyatla ilgilenseler bile düzenli bir eğitim alıp eserlerini yayımlamaları çok zordu. Bu işi yapanların bir kısmı eserlerini takma adlarla yayınlayabilmiştir. Bugün pek çok başarılı kadın yazar olmasına rağmen, o zamanlar kadınların önündeki engellerin boyutu neredeyse imkansızdı. Bunun dışında eğitim alma fırsatı bulan sanatçıların çoğu edebiyata yönelmiş ve Cumhuriyet’ten sonra ya okudukları ya da üretmeye başladıkları eserler yayınlamıştır. Bu nedenle, Latin alfabesine harf çevirisi sorunu tehlikedeydi. Bu nedenle üç hafta boyunca çeşitli kütüphanelerin elektronik kataloglarını taradım. Sonra mucizevi bir şekilde Salime Servet Seyfi ismiyle karşılaştım. İşe alışma sürecim ve online kitabevlerini kullanmakta yaşadığım sıkıntı ile sürekli internette Salime Servet Seyfi ismini arıyordum ve dikkate alınmadığını görünce sevincim ve heyecanım ikiye katlandı. Sonra bir arkadaşım aracılığıyla hazinemi buldum ve onu Latin alfabesine çevirmeye başladım.

Hatira-i Saadet Kitabı, temalarıyla dikkat çekiyor

Transfer sürecinde ana karakter Gülpin’in yaşadıklarına üzülüyordum ve o zamanlar kadın olmanın ne kadar zor olduğunu anlamaya çalışıyordum. Salime Servet Seyfi, kölelik ve erken yaşta evlilik gibi toplumsal sorunları bir kadın karakter üzerinden işlerken, gündelik anlatım tekniğini kullanmasıyla beğenimi kazandı. Karakterlerin ruh hallerini aracısız bir şekilde okuyucuya sunan bu tekniğin 1900’ler edebiyatımızda kullanılması ve bunu aynı cinsten bir yazarın yapmış olması beni gururlandırdı.

Eserde harf türünü de kullanmış olması, sanatçının türler arası gidip gelerek yazma serüvenini daha etkili hale getirdiğinin en açık göstergelerinden biriydi. Salime Servet Seyfi’nin bu eseri yazarken tüm bunları bilinçli olarak yapıp yapmadığı bilinmemekle birlikte bu tekniklerin edebiyatımızda çok erken bir dönemde kullanılmasının edebi derinliğimiz açısından büyük önem taşıdığını söyleyebilirim. Gülban’ın serüvenine tanık olmak içimi acıtsa da Salim Servet Seyfi’nin benim aracılığımla edebiyatseverlerle buluşması bu burukluğa ayrı bir tat kattı. Okurların da aynı zevki almalarını diler, keyifli okumalar dilerim.

Merv Çokken

Awesomeness Memories ile ilgili yorumlarınızı Lost RIhtIm forumunda bizimle paylaşabilirsiniz. Çevirmenin diğer maceralarını web sitemizden buradan okuyabilirsiniz.

facebook heyecan whatsapp

Diğer gönderilerimize göz at

Yorum yapın