John Carter I: Princess of Mars incelemesi sizlerle. Herkesin hayatının bir döneminde denk geldiği bilimkurgu macerası Tarzan’ın yazarı Edgar Rice Burroughs’a daha yakından bakmanın zamanı geldi.
John Carter I: Princess of Mars ilk olarak 1912’de o zamanki ucuz dergiler olan Under the Moons of Mars’ta yayınlandı ve 1917’de yeni bir biçimde yayınlandı. Bu dönemin ilkleri arasında yer alan bu kitap ve dizi çok sevildi ve beğenildi. herkes tarafından takdir edildi.
Peki, bu kitap ve diziyi döneminin önemli bir bilimkurgu eseri haline getiren, hatta bilime katkı sağlayan bir eser haline getiren neydi? Tüm bunlara değinmeden önce bilimkurgu kitaplarının hayatımızdaki yeri ve önemini anlatan giriş metninden bahsetmek istiyorum. Fihrist Kitab Genel Yayın Yönetmeni Ömer Alkan’ın kaleme aldığı bu yazı, bilimkurgu kitaplarının sadece oyalanmak için okunan kitaplar olmadığını çok güzel açıklıyor. Teknolojik gelişmelerin ardında hayal gücünden kaynaklandığını çoğu zaman gözden kaçırıyoruz. Ancak ortaya atılan bazı fikirlerin çok uzak bir gelecekte dahi hayatımızın bir parçası haline geldiğini inkar edemeyiz. Kısacası bu fantezilerin bir dünya görüşünü yansıttığını unutmamak gerekir. Elbette tüm bunlar yaratılan fantezilerin, ütopyaların ya da distopyaların hayatımızda yer almayacağının göstergesi değil.
“Alemlerde şeyle etkileşim pozitif ve negatif ilişkilerde, insan rüyalarında gerçekleşir. Bu şekilde realitenin zıt kutbunda bir misyon içinde gerçeği sunarak gerçek dışı hayaller gerçekleşir. O yüzden hayal etmeli ve hayal etmelisin.” gelecek hakkında konuşun” diyor Ömer Alkan. Ancak, sosyal meselelerin bireysel dünyaları dışlayacağını da ekliyor.
“Geleceğin dünyasının fikirleri ve vizyonları… Hadi icat edelim ama aynı zamanda diktenin saçmalığını da görelim…”
Table of Contents
John Carter: Mars Prensesi – Konu
Kitabın tarihsel önemini açıklamadan önce romanın nasıl ilerlediğine bir göz atalım. Çünkü biliyoruz ki okuması keyifli olmayan hiçbir roman tarihsel önemi ile gönlümüzü fethetmez. Peki 20. yüzyılda yazılmış bir bilimkurgu romanı bugün ne kadar ilgimizi çekiyor?
Roman her şeyden önce başkahraman John Carter’ın Kızılderililer tarafından vurulan arkadaşını kurtarmaya çalışmasıyla başlar. Kızılderililerden kaçmaya çalışırken bir mağaraya saklandı ve arkadaşının orada öldüğünü anladı. Sonra, arkadaşı kadar sert olduğunu anladığı anda, karşısında renkli çizgili bir adam belirir. Tüm bunların sonunda kendisini Mars’ın çektiğini hisseder ve olaylar gelişir.
Öncelikle Marslıların görüntülerinin ve yaşam tarzlarının çok ilginç olduğunu söylemeliyim. Gözlerinin üzerinde kulakları, sarımsı yeşil tenleri ve birçok farklı uzuvları ile o dönemde yazılmış bir romana kıyasla hayal etmesi zor bir görünüm çizerler. Bunun yanı sıra yazar, bilimkurgu olduğu kadar distopik bir evreni de bizlere açıkça sunuyor. Annelik kavramının yokluğu, gülmenin baskıdan kaynaklanması gibi dünyamızla bağdaşmayan pek çok şeyle karşılaşıyoruz. Bu sayede neden-sonuç ilişkisini yazarın gözünden görebilsek de kendi hayal gücümüzü de oluşturup karşılaştırmalar yapabiliriz. Elbette Mars’ta sadece bunlarla sınırlı kalmıyoruz, birçok farklı ırkla da karşılaşıyoruz. Bunların arasında insana benzeyenler ve çok zeki olmalarına rağmen evcil hayvan olarak kullanılanlar var. Genel olarak çok zengin bir dünya tasarımı diyebilirim.
Yani bugün yayınlanan bir bilimkurgu romanını okurken aldığım hazzı aldığımı söyleyebilirim. Aynı zamanda romandaki birçok macera arasında büyük bir aşk hikayesinin de olduğunu belirtmeden geçmemeli. İki karakterin birbirlerine olan aşklarını ve fedakarlıklarını okumak bazen eğlenceli, bazen üzücüydü. Son olarak, kitabın gizemini kaybetmemek adına spoiler vermeden oldukça heyecanlı ve ilginç bir olay örgüsüne sahip olduğunu söyleyebilirim.
Bilimsel Keşifle Kitap Tutarlılığı: Hayal Gücünün Zaferi
Kitapta bilimkurgu metinleri, ütopyalar ve distopyalar üzerine yazılan önsözden sonra çevirmen Elisa Kaya’nın Mars Prensesi ve Barsoum serisi üzerine yazdığı yazısını okuyoruz. Bu makale, kitabın gerçek keşiflerle örtüşmesini çok iyi açıklıyor. Kitap, henüz Mars’a gitmediğimiz bir dönemde yazılmış olmasına rağmen, Edgar Rice Burroughs’un açıklamalarının çoğunun gerçek keşiflere karşılık geldiği bu yazı ile bizlere aktarılıyor. Yazarın anlattığı serin hava ve yeşilimsi bitki örtüsü, tutarlı türlerden sadece birkaçı. Elbette Burroughs her şeyi doğru tahmin etmemiş ama kitap bilimkurgu edebiyatı ve bilim dünyası için açıkça çok önemli bir konumda. Bu nedenle romana başlamadan önce önsözde eserin tarihsel arka planı hakkında bilgilendirici bir yazının verilmiş olması hoşuma gitti. Çünkü çoğu insan kitapların yazıldığı dönemi değil, okuyup inceliyor. Bu konuda yayınevinin okuyucuları bilgilendirmek için çalıştığı düşünülmektedir.
Edgar Rice Burroughs ve Mars Prensesi Hakkında
Burroughs, 1 Eylül 1875’te Chicago’da, işadamı ve İç Savaş gazisi Binbaşı George Tyler Burroughs (1833-1913) ve eşi Mary Evalyn (Zieger) Burroughs’un (1840-1920) dördüncü oğlu olarak dünyaya geldi. Andover’daki Phillips Akademisi ve Michigan Askeri Akademisi’nde eğitim gördü. Amerika Birleşik Devletleri Askeri Akademisi (West Point) giriş sınavında başarısız olduktan sonra 1895’te mezun oldu ve Arizona, Fort Grant’te Yedinci Birleşik Devletler Süvari Birliği’ne girdi, ancak 1897’de kalp rahatsızlığı nedeniyle emekli oldu.
Bu yazarın kitabı ülkemizde ilk kez Fihrist Kitap tarafından Türkçe’ye çevrilmiştir. Elisa Kaya’nın çevirdiği kitabın editörlüğünü Mina Melissa Akbulut yapıyor. Çeviri ve editörlük açısından çok başarılı buldum. Aynı zamanda kitabın kapak tasarımı Yağız Kocabıyık tarafından yapılmıştır. Genel olarak, yayınevi için kitap kapağı seçimlerinin çok güzel olduğunu düşünüyorum.
Son olarak John Carter Barsoom serisinin ikinci kitabı Gods of Mars’ın da geçtiğimiz günlerde çıktığını söyleyelim. Okuması ilginç ve sürükleyici bir roman olduğunu düşünüyorum. Herkese tavsiye ederim.
Yazar ve çalışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu kitabı okuma şansınız oldu mu? Lost RIhtIm forumunda yorumlarınızı bizimle paylaşabilirsiniz.
facebook heyecan whatsapp
Diğer gönderilerimize göz at
- Christian Bale, Thor: Love and Thunder filmine katılabilir
- Trabzon Mobil Ödeme Merkezi
- Kütüphaneden ödünç alınan kitapları 40 yıl sonra iade etmek: Geç kalmanın cezası personele “çerez istemek” oldu
- PlayStation 5 Oyunları ve Lansman: Ne Umduk, Ne Bulduk?
- Ahtapotlar hakkında yeni detaylar keşfedildi
- Zac Efron ile yeni çizgi film Scooby-Doo yolda
- MonokL’den yeni bir fantastik roman: Stone Crossroads
- “Vikings”in bitmesiyle aynı evrende yeni bir proje yolda
- “Star Wars: Tales of the Jedi”dan yeni bir Star Wars alıntısı geliyor
- The Matrix 4: Resurrection’ın aksiyon dolu ilk tanıtımı yayında