medyauzmani.com

Neden (senden başka) herkes ikiyüzlü? – İnceleme: İçimizdeki çelişkiler üzerine

Neden (senden başka) herkes ikiyüzlü? İnsanlık tarihinde sıkça sorulan bu sorunun cevabı Amerikalı yazar ve akademisyen Robert Corzban’dan geliyor. Kitabın detaylı incelemesi ile karşınızdayız.

Herkesin hayatında kendisiyle çeliştiği anlar vardır. Örneğin sevdiğiniz kişiye karşı da nefret duyabilirsiniz. Aynı şekilde, yapmamanız gereken bir şey olduğunda, kendinizi onu yaparken bulabilirsiniz. Peki, dünyada hangimiz bazen davranışlarımızın sonuçlarını kabul etmek istemedik ve cehaleti oynamadık?

Robert Korzban Neden (Siz Hariç) Herkes İkiyüzlü İnsan doğasına dair bu ikili algıya ek olarak, neden başkalarını suçlama eğiliminde olduğumuzu tartışıyor. Bizi diğer türlerden ayıran tek özellik olarak bu yatkınlığın esas olduğunu da belirtiyor. Bu nedenle Korzban bize insan doğasına dair bir fikir vermeyi başarıyor.

Bu incelemede, kitabın genel hatlarıyla anlatmak istediğini kendi üslubumla ele alacağım. Evrimsel psikoloji ders kitabı statüsüne sahip olduğu için, bir spoiler yazısı olmayacak. Çünkü aralarındaki bağlantıları anlatacak olsam da, çoğunun kendi çıkarımlarım olduğunu belirtmek isterim.

İncelemeye kitabın ilk bölümünden başlayacağım. Kötü gibi görünen olayların kültürümüzü nasıl şekillendirdiğini adım adım anlatacağım. Davranışlarımız, duygularımız ve genel olarak psikolojimiz hayatımızı şekillendirir. Çocukluğumuzdan hatırlamadığımızı söylediğimiz anılar bile bizi biz yapan şeylerdir. Bireyi oluşturan bu değerler toplumu, toplumlar da insanın dünyasını şekillendirmiştir.

“Neden (senden başka) herkes münafık?” İnsan yalan söyleyerek yaşar: sosyalleşme entrikası

Kitabın ilk bölümü, bizi doğadan ayıran özelliklerimizi bir örnek üzerinden tanımlayarak başlıyor. Okurken bu tipik popüler kültür anlatısının yorumlanabilirliği açısından çok başarılı olduğunu düşünüyorum. Kitap bize, doğadan kopan insanın artık hayatta kalmaktan daha fazlasına ihtiyacı olduğunu söylüyor. Bunlar arasında güç ve statü kazanmak başı çekiyor. Dolayısıyla bireyselden toplumsala doğru bir adım atılır. Avcı-toplayıcıların zamanında bile hayatta kalmak için ittifaklar gerekiyordu. Yeni hayatımızda bu havuza bir yenisi daha eklendi.

Kitap bu noktada Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisini anımsatıyor. Temel ihtiyaçları karşılanan insanların karşısına her zaman yeni hedefler çıkar.

Peki toplum lideri olmak, tanınmış bir insan olmak nasıl oluyor? Kitap buna şöyle cevap veriyor:

“Başkalarıyla çeşitli stratejik oyunlar oynayacak şekilde evrimleştiğimizi iddia ediyor; ben beyinlerimizin bilgi, dürüstlük veya ahlaki tutarlılığın bize her zaman bir avantaj sağlamadığı gerçeğinden yararlanmak üzere inşa edildiğini söylüyorum. İnsanlar sosyal olduğundan, varlıklar, dürüstlük hala önemli kabul edilir, ancak her şey değildir.

Gerçekten cahil, yanlış, mantıksız ve ikiyüzlü; Bilgili, mantıklı ve tutarlı olmak sizi daha iyi hissettirebilir. Yeter ki cahil, yanlış, mantıksız ve doğru yollarda ikiyüzlü olun.”

Aldatılma ihtimalimiz var mı?

Şimdiye kadar kitaptaki tüm argümanlar, aldatmanın politik olarak avantajlı olduğu yönündeydi. Peki, insanlar aldatmaya eğilimli midir? Şimdi aptal olmadığımı söyleyebilirsin, beni kandırmak zor. Kandırılamayacağımızı söylemek çok kolay görünüyor, özellikle de hafife aldığımız şeylerde.

Bu noktada Korzban kitabında bizi şaşırtıyor. Müller, Lyer illüzyonu örneğini vererek beynimizin bizi ne kadar kolay kandırabileceğini gösteriyor. Aynı uzunluktaki iki satırı ilk bakışta nasıl anlayamayız? Korzban’ın yanıtı şöyle:

Beynin algı sistemini temsil eden kısmı “eşit uzunlukta olmayan bilgi satırlarını” içerirken, diğer kısmı “eşit uzunlukta olmayan bilgi hatlarını” depolar. çizgiler eşit, çünkü orada daha çok benziyor.”

Bu illüzyonlar ve çelişkiler sadece görsellerde değil, insanlarla olan ilişkilerimizde de karşımıza çıkıyor. Çok basit bir örnek verecek olursak, birinin bizi kandırdığını bilsek bile buna inanmak isteyebiliriz. Bazı durumlarda gerçeği bilmek bile istemeyebiliriz. Başka bir deyişle, kandırılabilir ve kandırılabiliriz.

Etik ve tutarsızlık

Bu noktaya kadar, Kutsal Yazılar bize aldatılmanın ve aldatılmanın insan doğası olduğunu söyledi. Artık tüm bu değerlerden doğan manevi değerleri tartışabilecek durumdayız. İnsanlar kendilerini başkalarıyla karşılaştırdıklarında, diğerlerini daha ön yargılı görme eğilimindedirler.

Öyleyse neden münafıklar hariç herkes? Neden ikiyüzlülüğümüzü göremeyecek kadar körüz? Her şeyden önce karşımızdaki kişinin kötü özelliklerini ortaya çıkarmak bize müttefikler kazandırabilir. Üstelik bu ahlaki çelişkilerin gerekçesi de Korzban tarafından verilmektedir. Bu nedenle, tutarsız davranışlarımızı ancak başka biri fark ettiğinde tutarlı hale getirmeye çalışırız. Yani bunun cevabı oldukça açık: çünkü bizim işimize yarıyor ve insan beyni bu ilgi alanlarına göre evrimleşmiştir.

Robert Kurtz’da

Robert Korzban da burada siyasetçilerden bahsediyor. Toplumun genellikle ikiyüzlü olarak gördüğü liderlerin aslında bizden farklı olmadığını söylüyor. Hatta görünüşlerinden dolayı bizden daha az ikiyüzlü olduklarını savunuyor.

Kitabın bu kısımlarını okuduğumda aklıma tek bir düşünce geldi. Her kötülüğün bir sebebi varsa, kimseyi suçlayamaz mıyız? Saf kötü olmak için yalan söyleyen var mı? Bu kitaba göre mümkün değil. Yani herkes suçlu ve aynı zamanda herkes masum. Gördüğünüz gibi yine aynı noktaya geldik. Kendimizle çelişiyoruz…

Robert Korzban ve kitap hakkında

Robert Korzban lisans eğitimini Cornell Üniversitesi’nde tamamlamaktadır. Kaliforniya Üniversitesi, Santa Barbara’daki Evrimsel Psikoloji Merkezi’nde doktora derecesine sahiptir. Tarih, 2008’de İnsan Davranışı ve Evrim Derneği’nden Erken Kariyer Katkısı için Seçkin Bilimsel Ödülü’nü kazanan ilk kişi olarak geçer.

Kitabın çevirisi Zafer Afşar’a aittir. Avşar aynı zamanda Türkçeye çevrilmiş 300’den fazla belgesel ve altyazının da adıdır. Kitabın çevirisi bence gayet yerinde ve başarılı. Korzban’ın kitabı o kadar sade ve anlaşılır ki bu konularda bilgisi olmayan bir insan bile anlayabilir. Zafer Afşar bu sadeliği olduğu gibi aktarmayı başarmış.

Kitap ülkemizde Alfa Yayınları adıyla 2012 yılında yayınlandı. Kapak tasarımı Ferah Perker ve Pieter Bruegel’e ait olup, Hollanda atasözleri tablosu kullanılmıştır. Pieter Bruegel bu tabloyu 112 atasözünü toplayıp resimleyerek yaptı. Örneğin “Büyük balık küçük balığı yer” atasözü resimde olduğu gibi anlatılmıştır. Bu bağlamda kullanılan atasözlerinin tamamı insanlar arasındaki güç dengesini ve aptallığı anlatan kalıplardır. Dolayısıyla bu oldukça karmaşık tablonun kitabın ana temasıyla bağlantılı olduğunu ve başarılı olduğunu düşünüyorum.

Son olarak incelemeyi Walt Whitman’ın Myself baladındaki dizelerle bitirelim.

Kendime karşı mı çıkıyorum?
Peki, o zaman kendimle çelişiyorum.
(Ben enginim, içimde çokluklar var).

Kitapla ilgili görüş ve eleştirilerinizi Lost RIhtIm forumunda bizimle paylaşabilirsiniz.

facebook heyecan whatsapp

Diğer gönderilerimize göz at

Yorum yapın