https://www.sporunuyap7.com/sitemap_index.xml

Önder Deniz Sansürcülerinden “Derin Şeker”

Derin bir sarhoşla tanışan okur, Deniz Altında astsubaylar tarafından imzalanır. Çalışma İskenderiye Yayınları adıyla yayınlandı.

1981 İstanbul doğumlu Önder Deniz Çavuşlar öykü, şiir ve denemeler yazıyor. Çalışmaları birçok dergi ve platformda yer aldı. röportajlar verdi. Censors, 10 yılı aşkın süredir internet üzerinden edebiyat ve sanat üzerine içerik üreten Okuryazar’ın da kurucusu ve yazı işleri müdürü.

Yazarın Hiçlik ile Hiçlik Arasında adlı şiir kitabı 2010 yılında raflardaki yerini aldı. 2014 yılında ise Şehre Hüzün Yağmurları yayımlandı.

Önder Deniz Çavoslar, son kitabı “Şekerin Derinliği”nde hayattan seçilmiş hayat hikâyelerini ayrıntılarıyla çeşitlendiriyor; Hüzün ve tutkuyu birleştirir. Kitaptaki romanlar, ailesini kaybetmiş bir çocuğun çocukluk yıllarıdır. İmkansız Türkiye Bugün arkadaşlar, aile, akrabalar ve işin sorunlu yönlerini seviyor; erken gençlik hayalleri, yetişkinlik hayal kırıklıkları; Bodrum’un tatlı esintisi ve ruha dokunan şarkılarıyla insanların yaşam yolculuğuna eşlik etmeyi amaçlıyor.

Şeker Derinliği – Binbaşı Deniz Çavuşu | Giriş arka kapağı

“Yaralar temiz, anılar bulanık.”

Balat’ın ara sokaklarında el ele yürüdük, günlerden pazar günüydü. Tarihi sokakların ve binaların dokusunda sürekli kayboluyoruz. Akşam ışıkları yanarken evlerin içinde uzaktan yosun kokusu geliyordu. Kahvemizi yudumlarken çalan bir şarkı, ruhlarımızın yaralarına merhem oldu. Sonbaharda adresi kaybolan bir haziran günü gibiydi, yaz sonunda şehre gelen o son bayram gibi, bayram sabahının heyecanı içinde. Bir peri masalının kucağındaydık ve düştük. O günden beri ben de senin sevdiğin her şeyi sevdim yeryüzünde…

Odanın penceresinin yanında babaannenin sana verdiği fincandaki çiçek, küçük taş tokası, pembe rujun, mis kokulu parfümün, sıcacık gülüşün, saçlarının cennet kokusu, rengarenk elbisen, topuklu ayakkabıların. sana yakışan, taşlı siyah çantan, aşkla aldığın tablo, aldığın film Bana iltifat etti. “Bu şarkıyı dinledin mi?” Sela, Bodrum’un antik tiyatrosunda Monte Carlo’nun uzun aryasını söylerken. Bahsettiğiniz karanfil, erkenden kaybettiğimiz ve yaralarımızda kalan Onurcan Özcan’dan severek dinlediğiniz şarkı, sırf siz diye diye bu bilim kurgu dizisi bilmem kaç sezon, saat Netflix’te. seyret, yoğurtlu mantı ve ellerinle pişirdiğin sütlaç, yemekten sonra pişirdikleri sütlaç. Sabah uyandığımda karşımda güzel yüzünü görmeyi ve bir gün daha gözlerimi bu dünyaya açmayı çok sevdim…

192 sayfadan oluşan eserin editörlüğünü Burak Fadıl Cabauk, kapak tasarımını Gökhan Cezin, iç tasarımını Jules Subseller Cabauk yaptı.

Derin zehirlenme | tatma

Ancak dinlemediğim şarkıları türlerine göre bilmeyi ve öğrenmeyi hayal ediyorum. Hepsini hafızamda ve hatta ruhumda sıralamak istiyorum. Caz, folk, klasik, rock, pop, metal, sanat…

Okumadığım binlerce kitap var, nereden başlasam diye düşünürken zamanı tutamıyorum. O kadar çok güzel film kaçırdım ki ne zaman izleyeceğimi bilemiyorum.

Gitmediğim oyunlar, görmediğim sergiler var…

Hiç bilmediğim ıssız sahiller, koylar ve bakir şehirler var. Dalgalarını gizleyerek yosun kokusuyla uyanmak istediğim deniz kıyıları, toprak kokusunu içime çekmek, yapraklarını görmeden düşen kuş seslerinin altında yürümek istediğim ormanlar.

Peki, bunu yapmak için yeterli zamanım var mı?

Uzak bir ülkede çocukluğumdan, bir daha görülmeyecek düşlerden, hüzünlü şehir ışıklarından, umut dolu öykülerin ve masmavi bağrından bir pazar gecesi; Hücrelerimde olmanın acısını hissediyorum, baktığın yerden nasıl göründüğüme göre o kişi olabilirim ama sandığın kişi değilim ve hiç olmadım. İnsanın gerçek varlığı şüphelerden doğar ve ben sınırları keşfetmekten bahsediyorum.

Denizin derinliklerinden, dalgaların uğultusundan, ağaçların sessizliğinden, çocukların pervasızca koşmasından, kırıklarını göze alarak hayallerine gidenlerden bahsediyorum. Tekrar tekrar yeni acılar göze alacağım, yaraların yaralarını deşeceğim ve uyum sağlamamı istedikleri hayata yeniden hasret kalacağım. Boşluğumu dolduracağım, böylece doluluğumu ileteceğim.

Hayata alışmam uzun zaman aldı. Aşkın varlığını -birini sevmekle anlaşılmaya başlayan duygunun yok oluşunu- öğrenmesi de uzun zaman aldı.

Artık isimsiz eşyalarından, eşyalarından, arabalarından, hayatlarını zincirledikleri kağıt parçalarından kurtulmaları da zaman alacak. Biliyorum ama gündelik sorunları sana bırak. Benimle annem ve babamın çiftliğinden birkaç dakika geçireceğim.

Artık nereden geldiğimi bile hatırlamıyorum, sadece nereye gittiğimi biliyorum, kendime…

Kitapla ilgili görüşlerinizi Kayıp Rıhtım forumunda bizimle paylaşabilirsiniz.

facebook heyecan whatsapp

Diğer gönderilerimize göz at

Yorum yapın