medyauzmani.com

Uzayda yaşam olduğuna dair kanıtlanmamış 5 iddia

Uzayda yaşam var mı? Belki de bu soru, insanların binlerce yıldır en çok merak ettiği sorulardan biridir. Birbirinden farklı sanat dallarından pek çok garip sanat eseri çıkmışken, elimizde bunların varlığını resmen kanıtlayan hiçbir şey maalesef yok.

Bununla birlikte, Dünya’ya çarpan bir göktaşının yüzeyindeki mikroskobik solucanlar veya Opportunity’nin Mars görüntülerinde görülen mantarlar, kaçınılmaz olarak dünya dışı varlıkların varlığına dair bazı şüpheler uyandırır.

İşte ABD Başkanını bile uzayda yaşam yaşadığımızı düşündürecek kanıtlanmamış 5 iddia.

Uzayda Yaşam: Kanıtlanmamış 5 Teori

1. Mars mantarı

Yeni bir çalışmayla Mars’ta mantar benzeri bir yaşam formunun barındığı iddiası yeniden gündeme geldi. Aslında, Mars’tan gelen görüntüler, Opportunity gezgini tarafından 2004’e inişinden kısa bir süre sonra geri gönderilen görüntülerdir.

Mantar gibi görünseler de yaşayan organizmalar değil, hematit yataklarıdır. Mars’ta bu şekilde nasıl toparlandıkları henüz belli değil ama Dünya’da demir ve oksijen sayesinde bol miktarda bulunuyorlar. Oluşumlarında volkanik faaliyetler de rol oynar. Oraya nasıl geldiklerinden tam olarak emin olamasak da mantar olmadıklarını biliyoruz.

2. Fosil solucanlar

Mars mantarları, güneş sisteminde hayat iddia eden ilk insanlar değildi. 7 Ağustos 1996’da dönemin ABD Başkanı Bill Clinton, Beyaz Saray’ın bahçesine gitti ve bilim adamlarının bir göktaşının üzerinde fosilleşmiş solucan kalıntıları bulduğunu iddia etti.

ALH 84001 adlı göktaşı, 1984 yılında Antarktika’da bulundu. Daha büyük bir göktaşının Mars’a çarpmasıyla gezegenin yüzeyinden kopan taş parçası, Dünya’ya düşmeden önce milyonlarca yıl uzayda yüzdü.

Mikroskop incelemelerinde küçük solucan benzeri yapılar görülür. Başlangıçta bilim adamlarının ilgisini çeken bu keşif, ileri evrelerde yaşam izine rastlanmadığı anlaşılınca önemini yitirdi. Bu inorganik yapıların ne olduğu hala bilinmiyor ancak bilim insanları inorganik maddelerin organik maddelere benzemesinin şaşırtıcı olmadığına inanıyor. Mars mantarları veya peribacaları gibi.

3. Gizemli Gazlar

1970’lerde NASA tarafından gönderilen Viking robotları Mars’ta toprak testleri yaptı. İçerideki laboratuvarlarda mikroorganizmaları arayan robotlar, toprağa radyokarbon-14 kattı. Teorik olarak, bu toprak mikropları karbon-14’ü emer. Daha sonra toprak, içindeki mikropların ölüp ölmediğini görmek için yüksek sıcaklıklara maruz bırakılırdı ve karbon-14 yüzdesi düşerdi.Deney başarılı oldu ve karbon-14 yüzdesi fiilen azaldı.Birçok inorganik kimyasal reaksiyon öne sürülse de bu duruma neden olabilir, konu hala tartışmalıdır.

Son zamanlarda, Venüs’ün atmosferindeki metan tartışmalara yol açtı. Dünya’daki mikroorganizmaların metan saldığı biliniyor ancak bu, Venüs’te yaşamın varlığının kesin bir kanıtı değil. Konuyla ilgili detaylar için buraya tıklayabilirsiniz.

4. Vay canına!

1977’de Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Big Ear teleskopu gökyüzünü tararken alışılmadık bir sinyal yakaladı. Birkaç dakika süren sinyal çok güçlüydü ve belirli bir frekansta yayın yapıyordu. Böylece sinyali doğal nedenlere bağlamak zorlaştı. O günden beri aynı sinyal bir daha alınmadı. Sinyal geldiğinde görevde olan gökbilimci Jerry Eman, sinyali yazdırdı ve “Vay canına!” “Vay canına!” Yazmak için “Sinyal” olarak girilir.

Durumu açıklayabilecek birçok öneride bulunuldu. Bir kuyruklu yıldız veya tespit edilemeyen bir uydu gibi. Ayrıntılar burada ve burada bulunabilir.

5. Tekir Yıldız

Karartma yöntemi, yıldızları tespit etmek için önemli bir araçtır. Sistemdeki yıldızın büyüklüğünü, kaç gezegene sahip olduğunu ve gezegenlerin büyüklüğünü yıldızdan gelen ışığın önünden geçen bir gezegen tarafından düzenli aralıklarla kesilmesini izleyerek anlayabiliriz. 2015 yılında Gezegen Avcıları projesinde çalışan bilim adamları, yakındaki bir yıldızın alışılmadık derecede güçlü bir karartma yaşadığını duyurdu.

Adını keşfin öncüsü Tabitha Boyajian’dan alan Tabby Star, yörüngedeki gezegenlerin yapması beklenen düzenli karartmalara sahip değil. Saçılımım desenlerden yoksundu ve alınan ışık miktarı yıllar içinde istikrarlı bir şekilde azaldı.

Hatta bilim dünyasında bunun, gelişmiş bir uzaylı türünün yıldızın önüne ışık soğuran bir yapı inşa etmesinden kaynaklandığına inananlar bile var. Ancak yıldızdan olağan dışı bir sinyal gelmemesi bu garip teoriyi zayıflatıyor. Bugünkü keşfin arkasındaki bilim insanları, durumu dev bir meteorun yıldızın önünden yavaşça geçmesine bağlıyor.

Dünya dışı yaşamla ilgili en sinir bozucu teori, bunun gerçekleşmiş olmasıdır. Geçen yıl yapılan bir araştırma, Samanyolu’nun oluşumundan 8 milyar yıl sonra daha yaşanabilir hale geldiğini ve şimdi, o zamanlardan 5 milyar yıl sonra yaşamı sürdürme yeteneğini büyük ölçüde kaybettiğini iddia ediyor. Ölü uygarlıklarla ilgili ayrıntılar için buraya tıklayın.

Ne kadar sansasyonel olsalar da, uzaylı yaşamı iddialarına şüpheyle bakılmalıdır. Bilim dünyasının yaptığı budur, diğer tüm olası olasılıklar reddedilene kadar uzaylıların var olma olasılığını göz ardı eder. Bugüne kadar, uzaylıların varlığına dair kesin bir kanıt yoktur.

Sizce uzaylılar var mı? Listede olmadığını düşündüğünüz yorum ve iddialarınızı Lost RIhtım forumunda paylaşabilirsiniz.

Kaynak: Canlı Bilim

facebook heyecan whatsapp

Diğer gönderilerimize göz at

Yorum yapın